Haberci Rüyalarım Çıkmaz Oldu
Eylül 29th, 2012 at 11:58 (Ayrıksı, Deneme, Her Açıdan)
Parapsikolojim Bozuldu
Ne zamandır haberci rüyalarım çıkmıyor. Ve bu durum asabımı bozmakta.
Eylül 29th, 2012 at 11:58 (Ayrıksı, Deneme, Her Açıdan)
Parapsikolojim Bozuldu
Ne zamandır haberci rüyalarım çıkmıyor. Ve bu durum asabımı bozmakta.
Eylül 21st, 2012 at 05:19 (Belirli Gün ve Haftalar, Deneme, Dil Yazıları, Günlük)
Neşeli Görünmenin Ardındaki
Çok mukbili gördüm ki güler içi kan ağlar
Handan görünen herkesi hurrem mi sanırsın
Ziya Paşa
Eylül 15th, 2012 at 14:15 (Dil Yazıları)
Defaaten Söyledik, Onun Yokluğunu Oldukça Arayacağız
Emre Yazman
Sözcüklere sahip olmadıkları anlamlar yüklemeler… Bir sözcüğün birden çok anlamı olabileceğini göz ardı ederek yalnız bir anlamına takılıp kalmalar… Sözcüğün ne anlama geldiğini şöyle böyle bilmekten kaynaklanan sarpa sarılınmalar… Ve daha niceleri… Anlam hataları Türkçenin yanlış kullanımında önemli bir yer kaplıyor.
Eylül 12th, 2012 at 15:17 (Ayrıksı, Başkaca (Dy), Günlük)
Eğitim-Öğretim İşportaya Düşer mi?
‘12 Eylül’ dendi mi, ben, ‘çok Atatürkçü’ görüntüsündeki bir silahlı gücün, Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilkelerini, Atatürk devrimlerini, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırma, tanıtma, yayma işlerini, ortaya koyduğu anayasa marifetiyle bir devlet dairesine havale etmiş olduğunu bilirim. Bu havale ediş köklü olmuştur; ve sıraladığım bu konular siyasetçilerin oyun alanına çevrilerek gittikçe sulandırılmıştır. Ortaya, ‘Cumhuriyet’in kazanımlarına karşı bir durum’ çıkarılmış ve bu durumun kök salıp derinleşerek kalıcı hâle gelmesine yol açılmıştır.
Pazartesi günü, bir 12 Eylül arifesinde, yeni bir ilköğretim yılı başladı. Bu münasebetle dillerden düşmeyen bir yakınma var: “60 aylık çocuklar ile 66’lıklardan 80’liklere vesaireye kadar olanlar bir arada nasıl olur?” Bu sorunun sahibi olan pek çok ana-baba ile çocuk eğitim-öğretimi üzerine ahkâm kesen nice zevat, çocukların büyüklerin arasında ‘ezileceğinden’ korkuyorlar. Haklı olabilirler. Bir de, sınıfların kalabalık olacağı düşüncesinden kaynaklanan endişeler var. Olabilir; her yerde 20-30 mevcutlu sınıfı nerden bulacaksın?
Benim öğretmenlik hayatım da var; ilk okuttuğum sınıf, bir Ege köyünde ikiler ve üçlerden oluşan 78 mevcutlu birleştirilmiş bir sınıftı. Eşim mesleğine tek öğretmenli bir okulda başlamış; onun birleştirilmiş sınıfında da doksan civarında çocuk varmış; Marmara Bölgemiz’in bir köyünde… Varın doğu bölgelerimizi falan düşünün…
Eylül 7th, 2012 at 15:04 (Anı, Ayrıksı, Günlük)
I, The Jury
Tokat’tan daha göçmemiştik, demek en geç ’954, bir arkadaşım sınıfta gizli gizli bir şey okuyor… Babam aynı okulda öğretmendi, ama arkadaşlarım benden çekinmezlerdi, her bir şeylerini anlatırlardı. O da ne halt ettiğini benden saklamadıydı ve kitabı okuyayım diye ilk önce bana verdiydi. Mavi gözlü, sarışın, yuvarlak ve dolgun yüzlü, pembe yanaklı, ilk bakışta gamzeleri görülen bir çocuktu; ne yazık adını hatırlamıyorum, belki Erolcuğum hatırlayabilir, çünkü bizden epey sonra ayrıldı memleketten…
Kitap? Bir Mayk Hammer romanıydı: Kanun Benim. Romanın kahramanı dedektif Mike Hammer’dı ve Mike’ı doğru olarak ‘Mayk’ diye okurduk da ‘Hammer’ı da Türkçe bir kelimeymişçesine yazıldığı gibi okurduk. Zaten yayınevi de bu kitabın içinde yer aldığı diziye ‘Mayk Hammer serisi’ adını vermişti.